Metafizik, varoluş, gerçeklik ve fiziksel dünyanın ötesine geçen şeylerin doğası hakkındaki temel soruları araştıran bir felsefe dalıdır. Kimlik, değişim, mekan, zaman, nedensellik ve olasılık gibi kavramları keşfederek varlığın ve evrenin temel yönlerini ele alır.
'Metafizik' terimi, Yunanca'da ötesi veya sonrası anlamına gelen 'meta' ve fizik veya fiziksel anlamına gelen 'physika' kelimelerinden kaynaklanmaktadır. İlk olarak Aristoteles'in fiziksel çalışmalarından sonra gelen, "ilk felsefe" veya "varlık olarak varlığın bilimi" dediği şeyle ilgilenen eserlerini tanımlamak için kullanıldı.
Metafizik, binlerce yıldır insanlığı şaşırtan en derin sorulardan bazılarına yanıt vermeye çalışıyor:
Metafiziğin kalbinde varlık ve varlığın incelenmesi olan ontoloji yatmaktadır. Ontoloji aşağıdakiler gibi çeşitli soruları ele alır:
Ontolojinin ilginç bir yönü realizm ile nominalizm arasındaki tartışmadır. Realizm, matematiksel nesneler gibi soyut varlıkların düşüncelerimizden bağımsız olarak var olduğunu savunur. Buna karşılık nominalizm, bu varlıkların yalnızca belirli gruplara verdiğimiz isimler olduğunu savunur.
Kimlik ve değişimin metafiziksel keşfinin klasik bir örneği Theseus'un Gemisidir. Efsaneye göre Atinalı kahraman Theseus'un gemisi yüzyıllarca korunmuştur. Ahşap kısımları çürürken yenileriyle değiştirilmesi tartışmaya yol açtı:
Theseus'un Gemisi hangi noktada farklı bir gemiye dönüşecek?Bu düşünce deneyi, kimliğin zaman içinde ve değişim yoluyla kalıcılığıyla ilgili soruları gündeme getirerek nesnelerin doğası ve özellikleri üzerine tartışmalara zemin hazırlıyor.
Uzay ve zamanın doğası metafizikte merkezi bir ilgi alanı olmuştur. Albert Einstein'ın görelilik teorisinin ortaya çıkışı, bu kavramlara ilişkin anlayışımızı temelden değiştirdi; bunların uzay-zaman dokusuyla iç içe olduğunu ve mutlak varlıklar olmadığını gösterdi. Bu karşılıklı ilişki, evrenin yapısının, kütle ve enerji varlığında zaman ve uzayın bükülebileceği ve bükülebileceği fikrini ortaya çıkardı.
Gottfried Wilhelm Leibniz'e atfedilen yeterli sebep ilkesi, her şeyin bir nedeni veya nedeni olması gerektiğini öne sürer. Bu ilke, nedenlerin ve sonuçların doğasını ve her sonucun gerçekten bir nedeni olup olmadığını anlamaya çalışan, nedenselliğin metafiziksel incelemesinin temelini oluşturur.
Modal gerçekçilik, olasılığın ve zorunluluğun doğasıyla ilgili bir görüştür ve olası dünyaların gerçek dünyamız kadar gerçek olduğunu öne sürer. Bu bakış açısı, varoluşun kiplerinin - ne olabilir, ne olmalı ve ne olamaz - daha derinlemesine incelenmesine olanak tanır ve gerçeklik hakkındaki metafizik söylemi daha da zenginleştirir.
Metafizik, soyut ile gözlemlenebilir arasında bir köprü görevi görerek bizi varoluşun ve evrenin temel yönlerini sorgulamaya teşvik eder. Metafizik, varlığı, kimliği, uzayı, zamanı ve nedenselliği araştırarak bizi felsefi araştırmanın kalbinde yer alan gizemlerle daha derin bir ilişkiye davet eder.